Öğretmenleri bilirsin. Akıllarında ve kalplerinde, insanlara iyilik ve güzellikten başka bir şeye yer vermezler. Bütün ömrünü, varını yoğunu işine vakfetmişlerdir genellikle.
Ne geceleri vardır ne gündüzleri. Verimli ve faydalı olmak için çırpınıp dururlar. En kötü şartlardan en iyi sonucu almak için kıvranırlar. 
Öğretmenlerden başka evine iş götüren, gece yarılarına kadar ertesi günün derslerine hazırlanan, yazılı soruları hazırlayan, yaptığı sınavları okuyan, değerlendiren, belgelendiren hangi meslek grubu var ki.
Buna rağmen ne İsa’ya yaranabilirler ne de Musa’ya. 
Öğrenciye, veliye, idareye, müfettişlere, idarecilere, birçok yere karşı sorumlu ve hesap verici bir çalışan bulunmaz her halde. 
Öğretmenin sınıfa girişi, çıkışı, orada bulunuşu, ders işleyişi, öğrencilere bakışı, duruşu, onlarla iletişimi, her bir sözü ve çabası başlı başına bir iştir, eylemdir, en ince detaylarına kadar düşünülmüş, hesaplanmış, hiçbir hataya meydan vermemeye çalışılmış bir tören gibidir sanki. 
En küçük bir hatayı kaldırmaz öğretmenlik mesleği. O yüzden çok dikkatli, dakik, naif, nazik, ince duyguların ve duyarlıkların insanıdır öğretmenler. 
Ne kadar zor durumda bulunurlarsa bulunsunlar, yaptıkları iş ve eylemlerde, duygu, düşünce ve davranışlarda öğrenci tarafında yer alırlar. 
Şu veya bu sebeple öğrencinin başına bir şey gelse, diyelim ki küçük bir kazada burunları kanasa, elleri ayakları çizilse, öğretmenlerin içi yanar, bütün imkânlarını öğrencisi için seferber ederler.
İnsanların evlerine varıp, öğrenci ve veli ziyareti yaparlar, yeter ki öğrenci daha rahat koşullarda eğitim öğretim görsün, başarılı olsun, hayata ve geleceğin dünyasına göre sağlam yetiştirilsin, bir meslek ve iç güç sahibi olsun.     
Hasta öğrencisini sırtında taşıyan, okula aç geldiğinde karnını doyuran, ihtiyaçlarını karşılamak için çareler üreten sevgi, şefkat ve merhamet insanıdır öğretmenler.
Bu konuları sen benden daha iyi bilirsin, bu alanda okuyup yazan ve çabalayan birisin abi. Ömrünün kaç senesi bu minval üzere yaşandı senin. Emekli olmana rağmen hâlâ eğitim öğretimle ilgili sivil toplum kuruluşlarında gönüllü koşturuyorsun. 
Günde yedi sekiz saat ders yapmak, aynı zamanda okul koridorlarında nöbet tutmak yorucu bir iştir.
Öğretmense her dersine, sanki sabah ilk dersiymiş gibi dinç, dinamik ve verimli olmak zorundadır. Sabahtan akşama ayaktadır ve faaldir senin anlayacağın. 
Her bir öğrenci ayrı bir dünyadır. Hepsinin kendine özel sorunları, sıkıntıları, dertleri, telaşları ve çözüm bekleyen problemleri vardır.
Öğretmen, her bir öğrencisine karşı sorumluluk duygu ve düşüncesiyle yaklaşır, onları anlamaya, anlamlandırmaya, elinden geldiği kadar ve hatta şartlarını zorlayarak yardımcı olmaya çalışır.   
Öğrencisinin bir tatlı tebessümüne, bir anlık mutluluğuna ve başarısına ömrünü feda eder öğretmen. 
Sınıfta ve öğrencilerle geçen zamanını ibadet sayan bir anlayışla yaşar öğretmen. Gündüzleri düşlerinde, geceleri rüyalarında öğrencileri vardır onun. 
Erken gelir işinin başına, geç çıkar genellikle okuldan. 
Okulun temizliğinden, tamirine bütün ihtiyaçlarına, öğrencilerin evden okula ve sosyal hayata her anıyla ilgili, sorumlu ve görevli hisseder kendisini öğretmen.   
Bir insanın güzel bir şekilde yetişip hayata atılması, ülkesine, milletine, devletine, kendisine, ailesine ve insanlığa faydalı olması, savaş meydanlarında kazanılan zaferler gibidir öğretmen için.
Hayatının her anını barışı olmayan bir savaş gibi yaşar öğretmen. Toplumda var olan her türlü kötülüğe, çirkinliğe ve yanlışlığa karşı aktif mücadele eder.
ÖĞRETMEN