Benim olmayan bir yıl geldi geçiyor ve asla benim olmayacak bir geliyor güya.
Sorsalar bana: 62 küsur yıl önce geldin bu dünyaya, ne gördün?
Üniversite yıllarında verdiğim cevabı verirdim:
Geldim gördüm yamuldum?
Sizin anlayacağınız bir “hiç” kısaca… 
Daha ben üç aylıkken Menderes ve arkadaşlarını astılar dünyanın kan içici vampirleri bu ülkedeki piyonları eliyle... Sorulduğunda dediler ki:
“Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor!”
Kaç ihtilalden/darbeden artakalan az büyümüş çocuklarız biz, yaşımız altmışı geçse de.
12 Mart darbesinde asılan gençlerin haberlerini çocuk aklımla radyodan dinlediğimi hatırlıyorum. 
Kıbrıs savaşında “Haydi bastır Karaoğlan!” türküleri dinlenirdi bizim evde Rıza Konyalı sesinden. 
12 Eylül 1980 ihtilalinde ben liseli bir gençtim. Bir sağdan bir soldan gençleri, hatta yaşı tutmayanların yaşını büyüterek asmışlardı. Sonra vahşi kapitalizmin kucağında bulmuştuk bir daha kalkmamak üzere kendimizi. 
Sonra karanlık 90’lı yıllar 28 Şubat darbesiyle sonuçlanan. Dünya Siyonist İsrail için dönüyordu işte. 
Ve 15 Temmuz darbesi…
Sahi kaç nesli ziyan ettik biz? Umutları nasıl tükettik, neden harcadık bozuk paralar gibi?
Dünden bugüne dünyayı; yüzde beş azgın azınlık yönetecek, yönlendirecek, ezecek, savaş, sömürü ve zulümle yaşanmaz hâle getirecekse….
Geride kalan %95’lik ezici çoğunluk onlara mahkûm, mazlum, mağdur ve onların artıklarılarıyla / atıklarıyla hayatını idame ettirecekse, gerçekten insanca yaşamak yerine yaşıyormuş gibi yapacaksa, her yerde, her zaman ve her hâlûkârda ezilecekse, sömürülecekse, acımasız savaşlarda, en gelişmiş silahlarla en ilkel yöntemlerle çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erken, masum sivil ayrımı yapılmadan öldürülecekse, yurdundan yuvasından sürülecekse, soykırıma uğrayacaksa…
Özgürlükler, insan hakları ve bilmem hangi evrensel ilkeler sadece batasıca batı insanı için geçerli olacaksa, Müslüman halklar söz konusu olunca kör sağır duygusuz görmez duymaz bilmez üç maymunu oynayacaksa dünya…
Yüzde beş azgın azınlık dünyanın nimetlerini acımasızca semirip sömürerek çok yemekten dolayı obezite ve benzeri hastalıkların tedavisi için harcanan paranın, imkanların, ilaçların vs., dünyadaki açların, aç bırakılanların, abluka altında, sürgünde, kamplarda şurda burda (açlıktan gıdasızlık ve ilaçsızlıktan ölüme terkedileni, yok yahu, bilerek-isteyerek topluca öldürülen insanların yaşadığı bir dünya olarak kalacaksa…
Fazla söze ne hacet, anlayan anladı zaten, olmasın böyle bir dünya, gelmesin yeni bir yıl…
Orhan Gencebay’ın elli sene önceki şarkısını haykıralım hep bir ağızdan: Batsın bu dünya!