İslam’ın ilk emri oku. Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu, sorusunu sorar bize Kur’an.

Hemen hemen bütün kültürler, değer yargıları ve inançlarda cehalet, insana yakışmayan bir davranış olarak görülmüştür. 

Bizim ülkemizde halen okuma olayının çok sınırlı ve belirli kesimlere özgü bir davranış olduğundan yakınılır.

Halk çoğunluğu okumaya ve okumuş kesimlere mesafelidir nedense. Araştırılması ve üzerinde önemle durulması gereken bir konu bu.  

Yığınla sebep sayılabilir, bir yığın gerekçe üretilebilir. Okuma-yazma oranlarının bir hayli yükseldiği günümüzde, kitap okuma oranları yerlerde sürünüyor. Her şehre üniversite ve fakültelerin açıldığı, eğitim ve öğretimin on iki yıl zorunlu olduğu bir ülkede, kitap okumaya neden bu kadar uzağız? Okullarımız okumayı niçin sevdiremiyor?

Sorulacak o kadar soru var ki. Cevabını kimden alacağız? 
Mezarlığı geçerken korkusunu ıslık çalarak yenmeye çalışan bir yolcu muyuz yoksa?

Yayınlanan kitaplarla okunan kitaplar arasında dağlar kadar fark niye?

Yoksa çağın oyalama tekniği olan, gittikçe çeşitlenen sosyal medya ortamları yetip de artıyor mu okuma ihtiyacını ve mecburiyetini karşılamada?

Temel ihtiyaç maddesi ekmek bile bu kadar pahalıyken, en küçük kitabın bile fiyatı yüz lirayı sollamışken ne yapsın insanlar? Önce aç karnını mı düşünsün, yanına yanaşamadığı ateş pahası kitapları mı?

Dünyayı kan gölüne çeviren okumuş yazmış cahilleri nereye koyalım?

En iyi hırsız, en iyi dolandırıcı, en mükemmel ahlâksız, say sayabildiğin kadar olumsuzlukları, neden okumuşların arasından çıkar?

Ya Anadolu’nun, okuma yazma bilmediği halde, iyilik, güzellik, şefkat, merhamet ve hoşgörüde, yardımlaşma ve dayanışmada, bir tas çorbasını, bir dilim ekmeğini paylaşmada emsali az bulunan erdemli ve arif insanlarını nasıl değerlendirelim? 

Yok yok, siyasetle hiçbir ilgisi yok bu yazının!

Benimkisi zihin jimnastiği sadece?
Cevapsız sorular sormak işte…
Aldım başımı ellerimin arasına, kalbimi ayaklarımın altına, çılgınca şeyler düşünüyor ve düşlüyorum beyhude. 

Delinin zoruna bak, diyebilirsiniz bana, bu kadar güzelken yaşamak, zevki safa içinde sıcak yuvalarında, yediği önünde, yemediği ardında, sıcak yuvalarında terlerken tuzu kurular…

Düşünelim biraz haydi!

Ne geldiyse başımıza, düşünmemekten geldi zahir.

Selam ve dua ile…

Veli Karanfil