Türkiye Taşkömürü Kurumu'na(TTK) kura çekimiyle 1500 işçi alındı.

26 bin 54 kişinin başvuru yaptığı kura çekiminde sevinç ile hüzün bir arada yaşandı.

Kurada ismi çıkanlar büyük sevinç yaşarken, ismi çıkmayanlar üzüldü ve umutlarını bir başka bahara bıraktı.

Umut fakirin ekmeği derler. Bu defa da öyle oldu.

Başvuru yapanlar arasında üniversite mezunları ve iş sahibi gençler de yer aldı.

Ekonomik şartlar zorlaşınca haliyle herkes devlet kapısına el atmak istiyor.

İşin realitesine bakacak olursak kuruma en az 5 bin işçi alınmalıydı.

Devletin bunca gider kalemi arasında TTK, bölgemizdeki işsiz gençler için umut kapısı olarak kalmalı.

Bence yerel dinamikler, yeni işçi alımı için çaba göstermeli. Malum, önümüzde mahalli seçimler var. Siyasetçileri bu hususta ikna etmek çok zor olmayacaktır.

Zonguldak bölgesini ayakta tutan en önemli sacayaklardan biri, taşkömürü madenciliği. Bunun da lokomotifi TTK'dır. Bölgede özel maden işletmeleri ve bunlara bağlı çok sayıda taşeron ocakları da artısıyla eksisiyle binlerce gence iş kapısı olmuş durumdadır. Öte yandan varlıklarını her ne kadar kabul etmesek de (sayısı dahi tespit edilemeyen) kaçak tabir edilen ruhsatsız ocaklarda işçiler çalışmaktadır.

Öyle ki TTK'dan emekli olmuş olanların dahi bu ocaklarda ek gelir elde etmeye çalıştıkları bölgemizin bir gerçeğidir.

Söz konusu ocaklarda dahi işçilere günlük 800 ile 1000 lira arasında yevmiye verildiği belirtilmektedir.  

Öte yandan mevzunun cemaziyel evveline göz atacak olursak;

Mükellefiyet dönemlerinde, bölgedeki gençlerin jandarma zoruyla ocaklarda çalıştırılması tarihi bir gerçektir.

Ne uğruna?

Devletin ekonomisini ayakta tutmak uğruna.

Adına Karaelmas demişler.

Bir Karaelmas için nice tatlı canlar vermişler.

Şimdi de Zonguldak'ın çocukları devletinden iş istiyor, aş istiyor.

Zamanında 81 vilayete umut olmuş bu coğrafyanın evlatlarını istihdam etmek, devlete yük görülemez.

Sadece kayıtlı 5 bin maden şehidi var Zonguldak'ın.

Yeni bir kura ile 1500 değil, en az 5000 işsiz istihdam edilmelidir.  

Öte yandan işe gitmeden maaş almak, ocak içinde hemşericilik yapmak gibi eski alışkanlıklardan kurtulmak ve iş güvenliği ile üretimde tam verimlilik konularını da göz ardı etmemek gerekiyor.  

İŞÇİ ALIMLARINDA TECRÜBELİ PERSONEL AVANTAJI

Bence işçi alımı konusunda bir takım düzenleme yapılmalı.

Mesela ilk olarak ruhsatlı veya ruhsatsız maden ocaklarında çalışan gençlere öncelik verilmeli.

Çünkü ocak tecrübesi olan gençlerin kuruma alınması, üretim açısından daha verimli olacaktır.

Kaçak maden ocaklarındaki zorlu koşullarda evine ekmek götüren gençlerin TTK'da iş başı yapması her açıdan verimlilik demek. Toplumsal fayda demek. Zaman kaybını önlemek demek.

Personel eğitimi ve uyum probleminin ortadan kalkması demektir ki, amaç eğer kurumun verimliliği ise bundan daha mantıklı bir adım olamaz.

Diğer işsiz gençler girmesin mi?

Girsinler tabi ki, onlar da girsin; ama özel veya ruhsatsız ocaklarda çalışan, tecrübeli madencilere öncelik verilsin. Gerekirse her alımda hatırı sayılır oranda onlar için kontenjan sağlansın.

İNSANLIK KAYBEDİYOR

Filistin'de yaşanan insanlık dramı yaşanıyor.

Savaşın bile bir hukuk vardır. Çocuklara, kadınlara, yaşlılara, hayvanlara, ağaçlara, ibadethanelere dokunulmaz.

Sivillere el sürülmez.

Ama İsrail, bunları hiçe sayıyor, hastaneleri bile vuruyor.

Camileri bombalıyor. Sivilleri ayırt etmiyor.   

Rüzgar eken fırtına biçer.

Aslında bir masumun ahı, bir tek çocuğun iniltisi bu dünyayı yerle bir etmeye yeter.

Ama yüreklerde insanlık olmayınca dünya ağır bir sağıra yatıyor.

Karanlık en zifiri bir hal alıyor.

Ve yine insanlık kaybediyor.  

Umarım ve Rabbim'den dileğim o ki masum çocuklar hatırına, kahpe savaşlar son bulur.