Toplumda cinnet hali var.

En ufak bir tartışma, cinayetle sonuçlanabiliyor. Eskiden de cinayet vakaları vardı elbette ama son zamanlarda fındık kabuğunu doldurmayacak sebeplerden kaynaklı vahşi cinayetler çığ gibi artmış durumda. Aile içi şiddet ve kadın ölümleri de aynı şekilde...

Artık kimse kimsenin lafını çekmiyor. En ufak bir meseleye tahammül gösterilmiyor.

Eğer dikkate alırlarsa devlet büyüklerimize, hukukçularımıza da seslenmek istiyorum.

Adam resmen öldüresiye dövüyor. Kafasında sopa parçalıyor. Komalık ediyor.

'Basit yaralama'dan serbest bırakılıyor.

Yargının işine karışmak kimsenin haddine değil ama...

Toplumun bu serzenişlerine kulak verilmesi gerekiyor. 

Kendi yakın çevremden biliyorum.

Her gün yaşanan onlarca vakadan görüyorum.

Eğer, caydırıcılık olmazsa bu acılar dinmeyecek gibi görünüyor.  

Mesela en çarpıcı örneklerden biri 17 Eylül'de yaşandı. İzmir'e bağlı Bayraklı ilçesinde, düğün sonrası çıkan kavgaya müdahale etmek amacıyla bölgeye giden polis memuru E.K, uyardığı şahıs F.K. tarafından bıçaklı saldırıya uğradı.

Boğazından ve çenesinden yaralanan polisin her yeri kan revan içinde... Polise saldıran zanlı F.K. ise  adli kontrolle serbest...

Allah korusun, bıçak 2 santim derinden saplansa, polis şehit olsa, ne olacaktı? O zaman tutuklanacaktı ama giden can geri gelecek miydi? 

Yine trafikte motosikletli gençle minibüs sürücüsü tartışıyor. Olayın videosunu da izledim, bakalım incir kabuğunu doldurmuş mu diye...

Motosikletli genç, "Beni mi ezeceksin!" diye bağırıyor. Israrla "Beni mi ezeceksin?" diyor. O arada hususi minibüsü kullanan zanlı ise "Ne zaman ezdim oğlum?" diye iniyor araçtan. İnerken yanına bıçak alıyor. 7 kez bıçaklıyor motosikletli genci. Çocuk yerlerde çığlık çığlığa... Sonrasında ambulans çağrılıyor.

Gözaltına alınan olayın şüphelisi serbest bırakılıyor.

Videonun altındaki yorumlara bakıyorum, serbest bırakılmaya çığ gibi tepkiler var. Belli ki burada devletimizin el atması gereken bir mesele var. 

Yine annesinin kafasını kesip camdan sallayan psikopatı, çocuğunu döve döve öldüren cani anne babaları ve sonu gelmeyen şiddet olayları...  

Daha buna benzer binlerce örneği sıralayabiliriz.

Eskiden de gençler arasında sınırı aşanlar olurdu. Ama en azından küçükler küçüklüğünü, büyükler büyüklüğünü bilirdi. Büyüklerinin yanında küçükler sesini çıkarmazdı. Yaşlılara, kadınlara, çocuklara,  engellilere el kalkmazdı. Kendinden zayıf olana el kaldırmak şeref noksanlığı olarak görülürdü.

Ne yazık ki günümüzde hiç bir kural tanınmaz oldu.

Sınır tanımaz canileri ancak hukuk durdurabilir.

Bu tür olaylarda acımasızca yaralama, darp var ise

Hele hele kadına, çocuğa, yaşlıya veya savunmasızlara yönelik böylesi eylemler gerçekleşiyorsa hukuk caydırıcı olmalıdır. 

Hükümet caydırıcı yasa çıkarırsa bu olayların önüne geçilebilir. Bunun için il, ilçe teşkilatındaki vicdan sahipleri, genel merkeze veya ilgili bakanlıklara halkın talebini etkin şekilde iletmelidir. Teşkilatlar kanalıyla Ankara'ya ulaşan yoğun taleplere, hükümet kayıtsız kalamaz. Belki o zaman şiddet olaylarını baskılayan düzenlemeler çıkabilir. Böylece hayvanlaşmış insanların yaptıkları yanına kâr kalmamış olur.   

Şiddete hayır.

Gelecek nesillere kan ve gözyaşıyla dolu bir gelecek yerine

sevgi saygı ve huzurla dolu bir dünya bırakabiliriz.

Peki bu mümkün mü?

Bunu da psikiyatri bilim adamının tespitleri doğrultusunda izah edelim. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 'günümüzde şiddet neden arttı' sorusuna şu cevabı vermiş:

"Veriler şiddetin küresel bir sorun olduğunu gösteriyor. Peki, neden günümüzde şiddet arttı? Önceden insanlar daha vahşiydi daha ilkeldi.

Şiddet insanın doğasında var.

Şiddeti artıran bir sebep ise narsisizm. Kişinin egosu o kadar yüksek oluyor ki. Mesela yurtta aynı odada kalan iki arkadaş var. Birisi ‘Ortak buzdolabındaki çikolatayı neden yedin?’ diye diğerine şiddet uygulayabiliyor. Narsisizmde kişinin hareketlerine yorum yapıldığında narsisizmi yüksek olan kişi karşı tarafı düşman gibi görüyor. Eleştiriye kapalı olma şiddetin en temel sebebidir. Narsisizmi yüksek olan kişiler şiddete eğilimli oluyor ve eleştirildiği zaman karşısındakine şiddet uyguluyor. Ama eğitimli narsistler başkasına şiddet uygulatıyor.

Şiddet uygulayan kişi korkaktır

Şiddetin nesnesi önemli. Narsisist kişi genellikle şiddeti kendinden daha güçsüz durumda olan kişilere uygular. Öfkelenir, acısını gidermek için çocuğuna ya da hayvana şiddet uygular. Şiddetin yön değiştirdiği duygular da genellikle kişinin öfkelendiği, kişiye karşı tepkisini kontrol edemediği durumlarda ortaya çıkar. Şiddet uygulayanlar arka planda korkak kişilerdir. Şiddet uygulayan kişinin özgüveni yoktur. Bağırarak ya da vurarak ‘Ben varım, ben güçlüyüm’ demeye çalışır. Şiddet zayıflık işaretidir. Medenileşmiş insanlar haklarını şiddete başvurmadan ve ikna yöntemi kullanarak ararlar. Duygularını sözle ifade etme becerisi olan insanlar şiddete başvurmazlar. Mezarlıkta ıslık çalan insanlar vardır. Dersiniz ki ‘Ne cesur adam hiç korkmuyor!’ Aslında onlar korkularıyla baş etmek için korkularının üstüne böyle giderler. Şiddet insandaki öfke duygusunun kontrol bozukluğu ile ilgilidir."

Narsist kişilik, kendini çok fazla üstün görmek, kendini aşırı önemli görme güdüsünden ileri geliyor. Ne oluyor? İnsanlığın genetiği mi bozuldu?

Yediklerimiz içtiklerimiz mi?

Ailedeki anne babanın şiddet eğilimi mi?

Medya ve internet oyunları mı?

Yukarıda bahsettiğim hukuk ile caydırıcılık sadece bir yere kadar. Ama asıl bataklığı kurutmak lazım.

Şiddet girdabının içinde dönüp duruyoruz.

Kurtar Allah'ım şiddet sarmalından bizleri...

Ve merhametsizlerle karşılaştırma hiç birimizi!