Geçmişte peygamberleri öldürenler, bugün bebekleri öldürüyor.  

İsrail ordusu, Gazze'de katliam yapmaya devam ediyor.

Ve ne acı ki bütün dünya, bu katliamı sadece seyretmekle yetiniyor.  

Siviller acımasızca katlediliyor, hastaneler ve ambulansların üstüne bomba atılıyor. İnsanların güvenli diye yönlendirildikleri mülteci kamplarına roket üstüne roket atılıyor.

Kundakta bebekler can veriyor, kuytu köşede saklanan siviller ölmeyi bekliyor.

Kur'an'da bozguncu bir kavim olarak geçen İsrailoğulları, hiçbir kural tanımıyor.

Filistin Sağlık Bakanlığına göre, İsrail'in saldırılarda 4 bin 800'ü çocuk, 2 bin 550'si kadın olmak üzere 9 bin 770 Filistinli öldürüldü.

Ne demişti Tolstoy:

"Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın."

Dua etmek, onların acısını hissetmek insan olmamızın gereği.

İnsan olamayanlara bir şey demiyoruz.

Fakat kendini duyarlı insan yerine koyup da "Ama Arap'lar da bize geçmişte ihanet etti. Onlar da topraklarını satmasaymış. Falan zamanda Filistin hükümeti şöyle yaptı... " gibi argümanlarla olayı basitleştirmeye çalışanlar, vicdanlarını gözden geçirsin!

İKİ YÜZLÜ BATI

Peki insan hakları ve özgürlükler konusunu kendilerine dert edinen(!) Batılı ülkelerin liderlerinden niye ses çıkmıyor?

Gazze’de çoluk, çocuk, hasta, yaşlı demeden herkesin acımasızca hedef alınması bir insanlık suçudur. Masum sivillerin öldürülmesine ses çıkarmayanlar bu zulmün ortağıdır.

Acaba çocukların çığlıkları, Batılı ülke liderlerinin vicdanını sızlatmıyor mu?

Ölen çocukların Avrupalı veya Ukraynalı olması mı gerekiyor, vicdanlarını sızlatması için?

Bence gereksiz sorular...

Kötülük tek safta toplanıyor.

Kan dökücü Kabil'lerin, bozguncuların safı bu.

BOYKOT MESELESİ...

İsrail, ekonomik gücüne güveniyor.

Kimsenin engel olamayacağını düşündüğü için çok rahat hareket ediyor.  

Fakat dünya genelindeki duyarlı halk topluluklarının İsrail ürünlerine karşı ciddi bir boykot başlatması, keyiflerini kaçıracaktır.

Batılı ülkeler başta olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde sivil halk, sağlam bir boykot dalgasını başlatır da ciddi ekonomik zarar oluşursa şımarık İsrail'in gardı düşer.

Bence dua etmenin yanında boykot seçeneğini ciddi  bir şekilde hayata geçirmemiz gerekir. İlk olarak herkes, en yakınındakilere anlatarak bu işe başlamalı.

Sonra yurtdışında yaşayan akrabalar varsa onlara da anlatmalı.  Peşinden herkes sosyal medya aracılığıyla toplumsal farkındalık(duyarlılık) sergilemeli. Böylece dalga dalga tüm yeryüzüne yayılmalı ve bozguncuların planı bozulmalı. 

Hani biz ne yapabiliriz diyoruz ya!

İşte bu konuda bir şeyler yapabiliriz.

Karınca misali en azından safımız belli olsun diyebiliriz.

*

Bu arada piyasadaki kampanya/indirim v.b. tuzaklara düşmeyelim.

İsrail menşeli ürünlerin fiyatı yarı yarıya düşse dahi asla almayalım.

Şu anda böyle bir duyarlılık göremiyorum. Dar dairede duyarlı insanlarımız var ama yeterli değil.

Bebek katilleri, "Bize kimse bir şey yapamaz" şımarıklığı yaşarken, en azından bunu başarabilmeliyiz.

Bu da 'ben insanım' diyenlerin insanlığının zekatı olsun.

Çocukların öldürüldüğü dünya batsın.

Bebekler ölürken, hastaneler bombalanırken duyarsız kalan, sessizliğe bürünen dünya batsın.

Siviller, bebekler çığlık çığlığa ölürken, "Ama onların devleti geçmişte böyle yaptı" diyenlere de Allah izan versin, vicdan versin. 

Hasbünallahü ve ni'mel vekil...