Eylül, hüzün ayıdır.

Yapraklar sararıp dökülmeye görsün...

Yaz kavuşmaları, eylül ayrılıklarına evrilmeye görsün...

Tatil bitimi, okul zilleri çalmaya görsün...

Sarıdan kahverengiye, turuncudan kızıla bezenen doğadaki renk cümbüşü, derin bir hüzün bırakır yüreklerde... Ama ben nedense sonbaharı, ilkbahardan çok severim. Bir parça hüzün saklasa da içinde; kış öncesi güzel günler görecek olmanın umudunu yaşarım.

Eylül, romantizmini, içinde barındırdığı renk cümbüşünden; hüznünü ise ayrılıklardan ve okulların açılmasından alır.  

Okullar ve eğitim...

Eğitim, eğitim, eğitim... 

Tek başına eğitim yeterli mi? Fertlerin diplomalı olması, huzurlu toplum için kafi mi?

Bu meyanda, Yunus Emre'nin ölümsüz dizesini hatırlamamak mümkün mü?

İlim bilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendin bilmezsen

Ya nice okumaktır?

Okulların açılması aileler için yeni bir dönem, yeni bir umuttur. Çocuklarla beraber aileler de yeni eğitim öğretim dönemine göre şekillenir. Okul masrafları, kırtasiye giderleri, servis ücretleri, çocuklar hangi okula gitsin, hangi sınıfa geçsin telaşları...

İlk okula başlayan mini mini birler, apayrı bir duygu içindedir. Aileleri, miniklerden daha heyecanlıdır.

1. sınıfların, okul uyumu(oryantasyon) kapsamında eğitime bir hafta erken başlaması, çok yerinde bir uygulamadır. Hele ki ilk okulda pedagojik yönü olan bir öğretmene denk geldiyseniz epeyi şanslısınız.

Hayatta çeşitli renkler olduğu gibi öğretmenlerimiz arasında da yaklaşım farklılıkları bulunabiliyor. Tıpkı doğadaki renk cümbüşü gibi eğitimciler arasındaki farklılıklar da aslında bir güzellik. Öğrenci, öğretmen ve ailelerin fıtratları, yaklaşımları uyumlu ise çok güzel bir eser çıkabiliyor. Fakat maalesef yaklaşım ve fıtrat tezatlılıklarından kaynaklanan uyumsuzluk söz konusu ise sancılı bir süreç yaşanabiliyor. Aslında sabır, anlayış ve empati ile bunu aşmak da mümkün. Umulur ki, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, güzel bir ustanın elinde kıvamını bulmuş olsun!

Lise eğitimi de çok önemli... Evlatlarımızın çocukluktan gençliğe geçiş döneminin başladığı en kritik dönem... Fakat lise, ilkokul ve ortaokuldan farklı.

Şöyle ki, ilkokul ve ortaokulda, fiziki şartlar yetersiz de olsa iyi bir öğretmenle çocuklarımız güzel şekillenebilir. Fakat lisede sadece öğretmenler yeterli olmayabiliyor. Okul çevresi de (fiziki şartlarından eğitim seviyesine varıncaya kadar) büyük önem arz ediyor. Okuldaki çocukların eğitim, kültür seviyesi ve öğretmen donanımı devreye giriyor. İdealist öğretmenler yetmiyor, öğrencinin çevresindeki arkadaşlarının da eğitim öğretime azimli olması gerekiyor.

Kısaca Aristoteles'in dediği gibi “Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır"

***

İşin bir de maddi boyutu var. Hayat pahalılığında okul masrafları ebeveynlerin boynunu büküyor. Çocukların el yakan kıyafetleri, formaları, kırtasiye malzemeleri, Eylül'ün hüznünü ikiye katlıyor.

Allah'tan devlet kitapları ücretsiz veriyor. Ama buna rağmen her gün artan fiyatlar nedeniyle ebeveynler, okullardan verilen listeleri elleri titreyerek alıyor.

Allah darda, zorda kalana yardım etsin.

Çaresiz kalana derdini anlatabileceği, yarasına merhem olabileceği eş dost ve akrabalar nasip etsin!

Başka türlü olmaz.

Bizim Anadolu'muzun, Türkiyemiz'in en güzel yanı bu noktada kendini gösteriyor.

En zor zamanda, köyden kentten anadan babadan üç beş destek, kuru kumanya v.s. gibi jestlerle insanlar döngüyü sağlayabiliyor.

Sanırım bu da bizi biz yapan değerlerin başında geliyor.

Günün sonunda güzel eğitimle doğru nesiller çıkarsa bence her şeye değer...

Eğitime yapılan yatırım, asla boşa gitmez.

Önemli olan, eğitim; maddi ve manevi bize artı değer katıyor mu? 

Gördüğümüz eğitim ve aldığımız diplomalar; hayatımızı daha yaşanılır, daha güvenli ve daha huzurlu hale getirmeye yetiyor mu? Önemli olan nokta burası...

Zor...

"Zor diyorsun... Zor olacak ki imtihan olsun" diyor, Hz. Mevlana!

Yeni eğitim öğretim dönemi demek, yeni umut demek...

Yeni eğitim öğretim sezonunun bütün çocuklarımıza, anne-babalarımıza ve tüm eğitim camiasına hayırlı olmasını dilerim...