Türkiye ve dünya olarak 10 ilin acısı bizim acımız oldu.
Her birinin acısı yaktı kavurdu. Her feryat bizim içimizi acıttı. Her kurtulanla sevindik. Her ağlayanla ağladık. Ömrümüzde başkalarının acıları için hiç bu kadar ağladığımızı hatırlamıyorum.
Sadece biz değil çok uzak ülkelerden gelen arama kurtarma görevlilerinin bile gözyaşlarına boğulduğu anlar hiç unutulacak gibi değil.
Bu acıyla sadece ülkemiz değil tüm dünya ülkeleri tek Türkiye oldu. Onlar da bizim acımızı yaşadılar. İnsan olanlar, insanlık görevinin gereği için çırpındılar.
Bu öyle bir afet ki sadece insanlar değil, dağ taş ağladı. Hayvanlar bile deprem enkazında öyle masumdu. Kuşlar, kediler, köpekler.
Ben köpeklerden çok korktuğum için hep itici bulurum. Dün bir köpeğin karda kaybolan kurtarma ekiplerine yol göstermesi karşısında ne diyeceğimi bilemedim. O hayvancağıza yol göstermesi duygusunu kim verdi? Bunu düşününce insan bambaşka boyuta ulaşıyor.
Allah bundan sonra böyle bir afeti ne bize ne de diğer ülkelere vermesin. Rabbim bir daha böyle bir felaketi hiç kimseye yaşatmasın.
Deprem enkazından 4-5 gün sonra kurtarılan bebekler gördüm. Normalde 2-3 saatte mamayla beslenmesi gereken o bebekler 150 saat nasıl dayanabildi? Görevlilerin enkaz altından çıkardığı andaki masumiyetleri mucize değil de nedir?
Bunları düşündükçe gözlerden yaş akıyor. Çaresizce dua ediyoruz.
Kurtarmak için çabalayan madencilerimiz de çok duygulandırdı hepimizi. Askerler, Afad, itfaiye, Umke ve diğer gönüllüler de canla başla çalıştılar. Onlar canları kurtarmak için çırpındı, tüm Türkiye ve dünya ülkeleri de yardım etmek için yarıştı.
Bu deprem felaketinde Türkiye'de yardımlaşmanın, birlik ve beraberliğin ne kadar kuvvetli olduğunu gördük. Sadece ülkemizde değil, aslında diğer milletlerde de yardımlaşma ve dayanışmanın olduğunu anlamış olduk.
Bazen yüz kızartıcı olaylar yaşansa da birlik ve dayanışma ruhu bu çirkin olayları bastırdı. Her yerde kötü niyetli insanlar olabilir. Onlara bakarak yapılan bunca gayret yok sayılamaz.
Bu deprem bize komşuluk, yardımseverlik, paylaşma gibi unuttuğumuz değerleri yeniden hatırlattı.
Bazı vicdansız ev sahipleri vardı. Kiracılara acımasız davranıyorlardı. 4-5 kat zam yapıyorlardı. Ev sahibi olunca bazıları kiracılara zulmediyordu. Bilmiyorlar ki asıl mülkün sahibi Allah.
Onların da bazıları evsiz kaldı. Ama evlerinden attıkları kiracılar gibi evsiz kaldılar. Yaptıkları vicdansızlığı anladılar ama çok acı bedelle oldu.
Bir de çok para kazanmak hırsıyla çürük bina yapan müteahhitler var. Birşey olmaz diye eve girenler var. Bunların sağlam denetlenmesi gerekiyordu. Yeni yapılmasına rağmen kum gibi dökülen binalar gördük. Eğer bile bile görevlerini yapmadılarsa, sırf para için göz yumdularsa çekilen bunca acının vebaliyle nasıl yaşayacaklar? Hukuk cezalarını verse bile vicdanları rahat bırakacak mı?
Bu hayatta insan hayatından önemli bir şey var mı?
İşte 150. saatte mucize kurtuluş diye sevindiğimiz o bir tek hayattan önemli ne var ki?
Bari bundan sonra sağlam binalar yapılsın. Depreme dayanıklı olsun. Zeminleri sağlam yerlerde yapılsın. Daha fazla gözyaşı dökülmesin.
Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Acılı ailelere sabır versin.