Kültür-Sanat

Tombulacık Halime'yi unutmadılar...

 Devrekli şair ve yazarlar, Devrek türküsü “Kiraz Aldım Dikmeden/ Tombulacık Halimem”e konu olan Halime (Subaşı) Baltacı’nın mezarını ziyaret etti.

    İbrahim Tığ, Ahmet Yaşar Akkaya, Nihat Ahlat, Vedat Dinç ve Halil Karka’dan oluşan Devrekli şair ve yazarlar, “Kiraz Aldım Dikmeden/ Tombulacık Halimem” türküsünün kahramanı Halime (Subaşı) Baltacı’nın Hüseyin Çavuşoğlu Köyü’nde bulunan mezarını ziyaret etti. Şair ve yazarlara Hüseyinçavuşoğlu Köyü Muhtarı Halit Demir de eşlik etti.

    “Kiraz Aldım Dikmeden/ Tombulacık Halimem” adlı Devrek türküsünde, “Tombulacık Halime'm yar başına gel / Ben gidiyorum Bolu'ya düş peşime gel” şeklinde geçen türkünün kahramanı Halime Baltacı, 1899-1973 yılları arasında bu köyde yaşadı. Halime’nin Hüseyinçavuşoğlu Köyündeki mezarını önceki Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt yaptırdı.

    Halime’nin mezarı başında bir konuşma yapan İbrahim Tığ, türkünün 10 Şubat 1922 tarihinde Devrek’in Hüseyinçavuşoğlu köyünde ‘Deli Mehmet’ lakaplı Mehmet Emin Dinç tarafından eşi ölen iki çocuklu Halime Subaşı’na duyduğu aşkı anlatmak amacıyla yakıldığını, söyledi.

    Türkünün 1946 yılında üstad Muzaffer Sarısözen tarafından notaya alınarak TRT repertuvarında 727 sıra numarasıyla Bolu türküsü olarak kayıt edildiğini anlatan İbrahim Tığ, “Ortaya koyduğumuz, bilgi, belge ve canlı tanıklarıyla bu türküyü 72 yıl sonra TRT-Türk Halk Müziği (THM) Repertuvar Kurulu 28 Mart 2019 tarihinde Devrek’e ait olduğunu tescilledi” diye konuştu.

    Halime Baltacı’nın kızı Nazire (Baltacı) Terzi ile 2010 yılında söyleşi yaptığını da ifade eden İbrahim Tığ, “Nezire teyze ile görüştüğümde 84 yaşındaydı, zaten bir yıl sonra da vefat etti. Nazire teyze bana ‘Ben o türküden nefret ediyorum. Annemin adını kötü anlatıyor bu türkü. Annemin adının böyle bir türküyle anılmasını istemiyorum. Ne zaman radyoda, televizyonda söylense hemen kapattırıyorum. Deli Mehmet, babam ölünce iki çocuğuyla dul kalan anneme âşık olmuş. Benim annemin onda gözü olsaydı ona varırdı, zaten dul kadın’ dediğini de anlattı. Bu vesileyle türkümüzün kahramanının mezarını yaptıran önceki başkanımız Çetin Bozkurt’a da teşekkür ediyoruz. Halime ninenin ruhu şad olsun” dedi.

     Şair ve yazarlar daha sonra Halime ve Deli Mehmet’in yaşadıkları evleri ziyaret etti.

     OLAY NEYDİ?

    Deli Mehmet lakaplı İstanbul’da Tıp Eğitimi gören Mehmet Dinç (1902-1923), köyde komşuları olan iki çocuklu dul Halime Baltacı’ya aşık olur. Halime bu aşka karşılık vermez. Bir gün Deli Mehmet kendilerine ait korumalıkta (orman) dolaşırken Çil Ahmet ile Deli Cemile’nin ağaç kestiklerini görür. Hemen tüfeğine sarılır, Ahmet ile Cemile af dileseler de, Deli Mehmet Cemile’yi oracıkta öldürür (10 Şubat 1922).

     Durumu babası müderris Hüseyin Efendi (Hüseyin Dinç)’ye anlatan Deli Mehmet, çareyi kaçmakta arar ve babası tarafından korunması için Bolu’daki müderris arkadaşına gönderilir. Deli Mehmet köyün üst tarafındaki Yarbaşı mevkiine geldiğinde köye bakar ve Halime’yi düşünerek bu türküyü yakar.

     Türkü dilden dile dolaşır ve 1946 yılında da Muzaffer Sarısözen, Emin Barın’dan bu türküyü derler. Türküyü 1952 yılında ilk kez Neriman Altındağ Tüfekçi taş plakta okumuş; Nezahat Bayram, Belkıs Özener, Güven Yapar, Nona Bela, Filiz Akın, Erkin Koray, Tülay German, Orhan Hakalmaz, Erol Köker, Ferman Boran, Oğuz Doğan Cengiz gibi bir çok ünlü sanatçı da seslendirmiştir.