Meleklere şefkatleri takdire şayan!

Soğuk kış gününde meydana gelen depremle içimiz yandı.

Özellikle enkaz altından çıkarılan yavruların hali yüreğimizi sızlattı.

Onlar için dua ediyoruz.

Bir el uzansın, yardımlarına koşsun. Kurtulmayı bekleyip de sesi duyulmayan kalmasın diye Allah'a yalvarıyoruz.

Çocukların gözlerindeki o korku, şaşkınlık..

Hele çıkar çıkmaz, anne babalarını sormalarına yürek dayanmıyor.

Deprem yerindeki haberleri görüntüleri takip ederken benim özellikle dikkatimi çeken bir şey var.

O da kurtarma ekiplerinin fedakarlıkları... Samimiyetleri, içtenlikleri ve babacan tavırları yüreğimizi ısıttı.

Babacan tavırları, kendi çocuklarına sarılır gibi sarılıp öpmeleri, onları teselli etmeleri çok etkileyici.

İşte bizim insanımız budur dedirten görüntülerdi.

Bebeği kurtaran görevlinin kucağında "Oy babam" diyerek sevdiği 2 aylık bebeği kendi öz babası zannettim. O kadar samimi ki kendi evladından farklı davranmıyordu. Ama sadece o değil. Sağlıkçısı, AFAD görevlisi, madencisi, Umke görevlisi kendi çocuklarını kurtarmış gibi sevindi. Bunu görmek ayrıca mutluluk vericiydi.

Bu durum, bizim milletimizin ne kadar duyarlı ve merhametli olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu tabloları görmek, ne kadar üzüntü verici olsa da yardımseverliği görmek bir taraftan da gurur vericiydi.

Ne kadar farklı meslek gruplarından görevliler olsa da hepsi aynı duygu yoğunluğu içindeydi.

Onları izledikçe ağlıyorum.

Küçücük çocuk o mezardan çıkar çıkmaz anne babasını soruyor.

Anne babalar yoğun altındaki evlatlarına sesleniyor.

Seni alacağız diye.

Kurtarma ekiplerinden biri de benim değerli komşum Hülya hanım var.

Umke ekibinin başında Kumsal bebeğe seslenmesi, onu teselli etmeye çalışması nasıl bir duygu yoğunluğudur.

Hele çabaların netice vermesi, o masum yavrucakların görevlilerin kucağında şaşkın bakışlarla ambulanslara alınması yok mu?

İlk depremden sonra ikinci deprem anında binaların çığlıklar arasında yıkılması, insanların kaçışması... Mahşer meydanını yaşattı hepimize. Rabbim beterinden korusun. Yaralarımızı sarmayı da nasip etsin.

KARINCA KARARINCA YARDIM EDELİM

Dün Zonguldak Valiliği yardım yapacaklar için hesap numarası verdi. Herkes karınca kararınca destek vermeli.

Battaniye, çocuk bezi başta olmak üzere kıyafet yardımları ile AFAD hesabına para aktarma şeklinde herkes kendi nispetinde yardımda bulunmalı.

Lütfen herkes sahip çıksın.

Bugün deprem oldu, yarın ne olacağımızın garantisi var mı?

Bugün başımızı sokacak evimiz var diye kimse güvenmesin. Bir gece yarısı Allah elimizden alabilir.

Bazı vicdansız ev sahipleri vardı.

Fırsatçı ev sahipleri de ibret almalı.

Bugün var yarın yokuz.

Hepimiz bu dünyada kiracıyız. Ev sahibi olan da mal mülk sahibi olan da aslında kiracı. Gelip geçici.

Bunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.

Biz de Zonguldak Press ailesi olarak çocuklarla karınca kararınca devletimizin resmi hesabından destek vermeye çalıştık. Az ya da çok olması değil, yardımcı olma niyetiyle adım atmak önemli.

Hani karıncaya sormuşlar. Nereye gidiyorsun diye. O da Kabe'ye demiş. Sen bu halde Kabe'ye nasıl varacaksın demişler. Olsun varamasam da o yolda ölürüm ya demiş.

Önemli olan zorda olana yardım etmek. 

Büyük afet gelmiş. Hep birlikte yaraları sarmalıyız.

Sadece nakdi değil, ayni yardımlar da çok önemli. 

Bu gerçekleri düşünüp ne olur yardım edelim. Valiliğin gönderdiği nakdi yardım şartları ile yardım hesabının görselini paylaşıyorum. Umarım çığ gibi büyür.