Yüksek Mühendis Ali Agah Çağlar, 1931 yılında eşi Hadiye, çocukları Haluk ve Hande ile birlikte Zonguldak’a geldi. Beton İskele ve Mehmet Çelikel Lisesi inşaatlarını tamamladı. 

Barlı Apartmanında ikamet ettiler. 1929 yılında İstanbul’da doğan ve ilk, orta ve lise eğitimini Zonguldak’ta tamamlayan ünlü mimar ve şehir planlamacısı kızı Hande Suher’in çocukluğu Zonguldak’ta geçti.
Hande Suher 24 Şubat 2016 tarihinde hayatını kaybetti…

Kızılyar kardeşlerin acı günü... Kızılyar kardeşlerin acı günü...

Hande Suher yazdığı kitabında Zonguldak’ta geçen hayatından bazı bölümleri kaleme aldı. Şair Oktay Rıfat ve eşi Türkan’ın aşk hikayesini şöyle anlatır…

“Türkan Aksoy benden büyüktü abimin akranıydı. Türkan Hanım, Zonguldak valisi Halid Aksoy’un kızıydı. Halid Aksoy’la babam işlerinden öte görüşürlerdi. 

Türkancığım çok güzel bir insandı. 
Harikulade güzel gözleri olan bir kızdı.
Onu hatırlayan hep o gözleriyle hatırlarlar.
Anneleri vefat etmiş olduğu için Türkan’la babası ilgilenirdi.

Vali Halit Aksoy, kızının hassas olduğunu babama anlatırmış, geceleri korkar babasına sığınırmış. Şimşekten ve sesten çok ürker babasının yanında yatarmış.

Çok sevilen bir insandı Türkan... Evli ablasıyla biz aynı binada oturduğumuz için iyi tanırdık birbirimizi. Sahildeki Barlı Apartmanında beraberdik… 
Ablası Mühendis Rauf Alpsoy’un eşiydi, komşumuzdular…
Türkan onlara sık gelirdi…
Aynı zamanda da görümcesi Zehra Alpsoy, benim üniversitede birinci sınıftayken beşinci sınıftan tanıdığım birisidir. Aynı okuldan mezunuz, O İnşaat mühendisi oldu…

Şair Oktay Rifat’ın gelişi çok gösterişli oldu, Zonguldak'a subaylık görevini yapmaya geldi.
Zonguldak’ta isim yaptı, haber oldu…
Yalnız bu subaylık görevinin içerisinde çok güzel ortamlar ve anılar gelişti. 

Fener’deki Maden okulundan gelip de aşağı doğru inen yoldan atla geçerdi. O zaman tren işleyen ana caddeyi at üstünde geçişi çok heybetli olurdu. Atın nal seslerini duyan herkes pencerelere çıkardı. Üstünde süvari pelerini vardı, böyle gayet gösterişli bir şekilde caddeden geçerken Türkan da onun yolunu gözlerdi…
Türkan ile Oktay Rıfat aşık oldular. Oktay Rıfat ünlü bir şair, Türkan da çok gösterişli ve vali kızıydı, önce nişanlandılar ve hemen akabinde evlendiler…”
………..

ŞAİR OKTAY RIFAT VE EŞİ TÜRKAN'IN KISACIK HİKAYESİ...

Türk edebiyatının büyük üstatlarından Oktay Rıfat; 
Melih Cevdet ve Orhan Veli’yle birlikte, yerel edebiyat çevrelerinde büyük sansasyona ve tartışmalara sebebiyet verecek olan “Garip” adlı şiir kitabını yayımlayan ve Cumhuriyet sonrası Türk edebiyat tarihinde, “Garipçilik Akımı” (“Birinci Yeni Hareketi” olarak da bilinir) adlı yeni ve çağdaş bir akımı başlatan şairlerimizdendir. 

Oktay Rıfat askerlik hükümlülüğünü yapmak için Zonguldak'a gelmiş, dönemin valisi Halit Aksoy’un kızı Türkan hanımla tanışmış ve kısa süre sonra evlenmişlerdir. Kısa bir süre evli kalan çift Türkan hanımın genç yaşta hastalanıp vefat etmesiyle trajik bir hal almıştır. Türkan Hanım’ın böbrek hastalığı nefritten öldüğü haberi “Ocak Gazetesi”, 10 Temmuz 1943 tarihli sayısında Türkan Hanım’ın ölüm haberine “Türkancık Öldü” manşetini koyar. Vali kızı olması sebebiyle kalabalık bir cenaze töreni düzenlenir. 
Zonguldak, Zonguldak olalı böyle bir tören görmemiştir…
Türkan'ı çok erken kaybeden şair Oktay Rıfat Türkan için şiirler kaleme alır.

TÜRKAN İÇİN
Ve kalbin sevda diye yandığı zaman
Ayın ondördüne karşı pencerede
Saçların çıplak omuzların gecede
Mısralarım dökülsün dudaklarından
Sen faydalı nisan yağmuru gibisin
Bereket ve huzur getirirsin şiire
Edebiyet çığrını açtın kadere
Bu baharın ve bu gönlün sahibisin

KUŞ GİBİ
Türkan’a
Kuş gibi uçarım yollarda
Koluma takınca karımı
İçimden geldi mi dinlemem
Beline atarım elimi

TÜRKAN'A AĞIT
bir gemidir dalgalara karışır
benim derdim tazelenir gelişir
bana artık ölüp gitmek yaraşır
kanar durur ciğerimin yarası
ölen ile kolay kolay ölünmez
hem ölünmez hem ölenden geçilmez
benim derdim ölmeyince unutulmaz
ağla gözüm ağlamanın sırası
(Oktay Rıfat)

Yüksel Yıldırım-17 Nisan 2024
Zonguldak Nostalji